Nikâhdan ve düğünden sonra dâmâda kısaca şöyle duâ edilir ve edilmelidir:
"Bârekallahü leke"
Mânâsı: "Allah mübarek etsin, bereketler versin!’ veya daha uzunca şöyle duâ edilir:
“Barekallâhü aleyhe ve ceme’a beynekümâ fı hayrin”
"Allâh mübârek eylesin; ve ikinizi de devamlı hayırda ve iyilikte bulundursun.”
Diye duâ etmek sünnettir. Ve yeni evlilerin (gelin ve dâmâdın) herbirine şöyle duâ etmek dahi sevâb ve güzeldir:
Okunuşu: “Bârekallahü li’külli vahidin minkümâ fî sâhibihi ve Ceme’a beynekümâ fi hayrin ”
Mânâsı: "Allâh, herbirinize (birbirinize) eşini mübarek etsin hayır ve bereket versin, ve her ikinizi de hayır ve bereket üzere dâim etsin”
Hz. Enes’den (r.a.) rivâyete göre, şöyle anlatmıştır:
Abdurrahmân Bin Avf (r.a.) evlendiğini Hz. Peygambere söylediği zaman, Hz. Peygamber Aleyhisselâm, Abdurrahmân Bin Avf a;
“Barekallâhü leke”
Mânâsı: "Allâh sana mübarek etsin" buyurdu.
Hz. Peygamber (s.a.v.), Ashâbından evlendiğini söyleyenlere bu şekilde hayır duâda bulunurdu.
Hz. Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivâyete göre, Hz. Peygamber (s.a.v.), bir kimsenin evlendiğinde şöyle duâ buyururlardı:
“Bârekallâhü leke, ve bâreke aleyke ve ceme’a beyneküma fi hayrin”
Mânâsı: "Allâh, senin için bereketli kılsın. Allâh sana mübarek etsin. Ve her ikinizi de hayır ve iyilik üzerinde dâim kılsın" demektir.
Mânâsı: "Allâh mübârek eylesin; ve ikinizi de devamlı hayırda ve
Ey Dost! Evlilik konusundaki dualar bu kadardır. Bu kadarcık duâ bilgisi de bizlere yeterlidir sanırım.
Bir anne ve baba evlâdının mürüvvetini gördüğünde, çocuklarını evlendirdiğinde böyle bereket dolu kelimelerle duâ etmesi ne büyük bir mutluluktur.
Yine bir insan ki, sevdiklerinin böyle mutlu günlerinde Hz. Peygamberin mübârek dilinden dökülen, hayır ve bereket dolu kelimelerle duâ etmek ne büyük dostluk ve insanlık simgesidir. Ne yazıktır o dostlara ve sevdiklere ki, dostlarının ve sevdiklerinin dört gözle bekledikleri o mutlu günlerinde Onlara söyleyecek bereket ve iyilik anlatan iki kelime söylemesini bilmezler ve bilmedikleri için de o mutlu çifte hayır ve bereket getirecek bir çift söz söyleyemezler. Olmaz olsun böyle dostlar ve sevdikler demekten kendimizi alamıyoruz vesselâm..
Ey Dost! Şunu da hatırlatmak isterim.
Hz. Ayşe vâlidemiz, Hz. Peygamberin güzel ahlâkını anlatırken şöyle diyor: “îmân yönünden mü’minlerin en olgunu, ahlâk yönünden en güzel ahlâklısı ve âilesi yönünden en hoş olanıdır. Yâni Hz. Peygamber (a.s.) âilesine karşı çok yumuşak davranırdı” demektir.
Evet şunu da hatırlatmak istiyorum. Bazı cahilce laflar işitiyorum “Kedinin bacağını ilk gün ayırmalı.” Yâni geline ilk gecesinde sert davranarak korkutmalı.. Bu öyle yanlış, öyle günâhlı bir söz, öyle zararlı bir söz ki, bunun açacağı yara pek kolay kolay kapanmaz.
Ey Dost! Böyle bir kaba hareket insanım diyen akıllı varlığa yakışmaz. Müslümanlıkta böyle kaba saba hareketlere yer yoktur. Hz. Peygamberin (a. s.) hiç bir hanımına kaba ve sert davrandığı görülmemiştir. Bize en güzel örnek O’nun hayâtıdır.
Müslümanım, insanım diyen kimsenin, daha ilk gecesinde kendisine Allâh’ın bir emâneti olan eşini, hayât arkadaşını incitmesi, insanlıkla bağdaşamaz. Hele Müslümanlıkta hiç mi hiç yeri yoktur.
Dâmâd o mutlu gecede, eşinin ne denli bir burukluk içinde bulunabileceğini düşünmelidir: Doğup büyüdüğü evden âilesinden ayrıldığı, o ilk gecenin verdiği şaşkınlık ve çekingenlik ve o ana kadar görmediği bir durumla karşılaşması.... Bütün bunlar gelin üzerinde etkisini gösteren âmiller (etkenler)dir. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, bir de himayesine, koruması altına geldiği eşi (kocası) anlayışlı olmazsa, kaba saba, sert davranırsa, tek kelime ile kıt anlayışlıysa vay o zavallı gelinin hâline denmez de ne denir.
Evet ey dâmâd adayı dost! Hz. Peygamberi kendine örnek al. Eşine karşı değil o ilk nazik gecede, hayât boyu kibar ve nâzik olmalısın. Hele o ilk gece eşine karşı dâimâ esirgeyici, bağışlayıcı, güzel, yumuşak sözlü olmalısın vesselâm...
Hz. Ayşe (r.a.) vâlidemiz rivâyet etmiştir ki, Cenâb-ı Peygamber (a.s.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
"- Sizin hayırlılarınız, ailesine karşı iyi ve tatlı yumuşak davrananlarınızda. Ben ise, aileme karşı en iyi davrananızıyım.” yâni, âilesine karşı Hazreti Peygamber Efendimizden daha hayırlı ve daha iyi ve yumuşak davranan bir kimse yoktur demek olur. Ancak âilesine karşı iyi ve tatlı bir şekilde hareket etmek isteyen kimse Efendimizi kendine örnek almalıdır. Hz. Ömer (r.a.), çok sert ve çok titiz olmasına rağmen şöyle demiştir:
"Bir insan âilesine karşı çocuk gibi olmalı, dışarıya karşı da erkek gibi davranmalıdır.” demiştir.