Aziz kardeşlerim!
Allah Teala şöyle buyuruyor:
“...Onda temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah çok temizlenenleri sever.”183
Yüce Allah insanları, en mükemmel ve en şerefli yaratmıştır. Bu güzel ve şerefli kulunun en temiz olmasını istemiştir.
Yüce Yaratan, Peygamberimize gönderdiği ilk ayetlerde bile temizliği emretmiştir:
“...Ve elbiseni temizle.”
Allah’ın yüce huzuruna çıkmadan önce (namaza başlamadan önce) temizlenmemizi vücudumuzun ve namaz kıldığımız yerin temiz olmasını emrediyor.
Cünüp olan müslüman bütün vücudunu temiz yıkamak, temizlenmek mecburiyetindedir.
Burada temizlikten maksat, her türlü temizliktir, maddî ve manevî...
Bazı insanlar, maddî temizliğe, bazı kimseler de manevî temizliğe önem verirler.
Gerçek müslüman hem maddî, hem de manevî temizliğe önem verir, vücudu ve ruhunu temiz tutar.
Müslüman, vücudunu, evini, evinin önünü temizlemekle yükümlü olduğu gibi, çevresinden de sokağından da mesul olması imanın icabıdır.
Bir batılı düşünür şöyle der:
“Herkes kendi evinin önünü temizlerse bütün çevre temiz olur.” Bu sözü birçok kimse çok önemli vecize olarak kabul eder.
Halbuki Allah Rasulü (sav) sadece evimizin önünü değil bütün çevreyi temizlemeyi imandan saymaktadır. İşte hadis-i şerif bunu çok güzel ifa¬de eder:
“İman, yetmiş küsur şubedir. En yükseği Lâ ilahe illellâh; en aşağı şubesi ise yolda eza verilen
şeyi yok etmektir.”
Peygamberimizin bu hadisine göre sadece kendi evimizin önünü değil, insanlara eza veren her türlü şeyi yok etmek imanımızın icabıdır.
Her müslüman evinde, sokağında, cadde¬sinde, şehrinde hatta başka ülkelerde insanlara çirkin, pis gelen herşeyi yok edecektir. Kendisi yapmadığı gibi başkasının yaptığı, attığı kötü şeyleri de yok edecek.
Her müslüman böyle hareket etse hiç pislik kalır mı?
Fakat bugünkü müslümanlar, Yüce Peygamberin emirlerine uymuyorlar, kâfi miktarda temizlik yapmıyorlar. Nerede kaldı başkalarının yaptığı pislikleri yok etmek?
Şu noktaya da dikkatinizi çekerim: Arabistan yarımadasında en önemli madde sudur. Çölde son derece az bulunur, günlerce gidildiği halde akan su şöyle dursun, kuyu suyu bile zor bu¬lunur.
İşte böyle bir bölgede yaşayan Allah Rasulü su ile temizliğe çok önem vermiştir ve imanın yarısı olduğunu beyan etmiştir:
“Temizlik imanın yarısıdır.”
Arabistan’da suyun ne kadar önemli oldu¬ğunu şu olay çok güzel anlatmaktadır:
Abbasi Hükümdarı Me’mun zamanında çölde yaşayan bir bedevî, hükümdara bir hediye götürmek ister, ona göre en kıymetli şey, hediye sudur. Yağmur sularından doldurduğu bir testi ile Bağdat’ta Abbasî Hükümdarı Me’mun’un huzuruna çıkar, bu suyu ona hediye olarak getirdiğini söyler. Me’mun bu hediyeye çok sevindiğini söyler, altınlar, hediyeler verir. Vezirlerine şu talimatı verir:
“Bunu geldiği yoldan çöle evine gönderin, Fırat ırmağını görmesin, görürse getirdiği hediyenin kıymetsiz olduğunu anlar.”
Arabistan’da su azlığına rağmen, Nur Peygamberi (sav) su ile temizliğe önem vermiştir.
Müslümanın elbisesi, çorabı, başı kimseyi rahatsız etmeyecek temizlikte olmalıdır. Yüce Peygamberimiz (sav) topluluklara çkarken güzel kokular sürerdi.
Yine Allah Rasulü (sav) şöyle buyurdu:
“Soğan, sarımsak yiyen ağzındaki kokusu kayboiuncaya kadar bizim topluluğumuza girmesin.”
Ama ne yazıktır ki, bu mübarek peygambere bağlı olan biz müslümanlar temizliğe yeterince önem vermemekteyiz.
Bazı müslümanlar da evlerinde, elbiselerinde çok temizliğe riayet ederler ama sokağı, çarşıyı, kırları kirletirler, çöp sepetleri dururken ellerindeki çöpleri, kağıtları fırlatırlar. Halbuki müslümanların sokakları da evleri gibi temiz olmalıdır.
Bazı müslümanlar da biz kalenderiz, mütevazi insanlarız deyip hırpanî bir giyinmeyi mütevazilik, alçak gönüllülük, hatta zahidlik sayarlar. Bu son derece yanlış görüştür. İslâmî görüş değildir.
Müslümanın elbisesi eski olabilir, yırtık olabilir, yamalı olabilir fakat mutlaka temiz olmalıdır. Güzel elbise ve ayakkabı giyinmek hiçbir zaman kibirlenmek değildir. Aksine güzel elbise giymeyi Allah Rasulü (sav) teşvik etmiştir:
Allah Rasulü (sav) şöyle buyurdu:
“Kimin kalbinde zerre kadar kibir varsa, o cennete giremez. Bir şahıs, bir kimse elbisesini güzel, ayakkabısının güzel olmasını severse, bu da mı ki-birdir? Diye sordu. Allah Rasulü (hayır). Allah güzeldir, güzelliği sever (yani kibir değildir). Kibir hakkı (gerçeği) kabul etmemek, insanları küçük görmek¬tir.”
Buraya kadar anlattığımız maddî temizliktir.
Manevî Temizlik:
İslam dini, maddî temizliğe önem verdiği gibi manevî temizliğe de çok önem verir. Müslü- manın dışı gibi içi de tertemiz olmalıdır. Hiç kimseye kin beslememelidir.
Ancak bazı kimseler, namaz kılmazlar ve bir çok noktada Allah’ın emirlerine karşı gelirler, bununla beraber şöyle derler: “Benim kalbim temiz.” Bu gibi sözler, şeytanın aldatıcı kandırmasıdır.
Kalbin temizliği ancak Allah’ın bütün emirlerine uyup uymadığına göre anlaşılır.