Rüku, sırtıyla ve başıyla beraber eğilmektir. Rü- kunun en aşağısı; sırtını, elleri dizlere yetişinceye kadar eğmektir. En güzeli başı ve sırtı düz olacak kadar eğilmektir. Rükunun vakti, kıraati bitirdikten sonradır. Bir kimse imama, rüku ederken erişse ve tekbir alıp rükuya varsa, eğer tekbirini rükuya yakın bir sıraya getirdiyse namazı fasit olur. Zira iftitah tekbirini kıyamda getirmek gerekir.
Beli bükülmüş veya sakat adam, rükuda başını eğmekle rükuunu yapmış olur. İmama rükuda (Süb- hâneilâh) denecek kadar erişen kimse, o rekata yetişmiş olur.
Rükuda imama erişmeyen secdede erişse de o rekata erişmemiş sayılır. İmama rükuda erişen yalnız ayakta tekbirini alıp rüku için başka tekbir almasa d;ı olur. Rükuda üç kere (Sübhâne rabbiyel azıym) demek sünnettir. Bu en azıdır. Ortası beş kere, en yükseği yedi kere demektir. İmam olan üç kereden fazla söylemez. Cenabı Peygamberimiz:
"Yüce olan Rabbını teşbih et"
ayeti çelilesi nazil olunca da "Bunu secdede okuyu- uuz" buyurdular.
İslamm başlarında mü’minler rükusuz secde, necdesiz rüku yaparlardı.
"Ey iman edenler! Rüku ve secde ediniz."
nyeti nazil olunca hem rüku’, hem de secdeye başla- dılar.
Rüku ve secdelerin farz olduğu, ilahi emir ile Peygamberimizin sünneti ve icmai ümmeti ile sabit-
tir
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.
Sizlere en iyi alışveriş deneyimini sunabilmek adına sitemizde çerezler(cookies) kullanmaktayız. Detaylı bilgi için Kvkk sözleşmesini inceleyebilirsiniz.