Dokuz şey oruçluya mekruh değildir. Bunlar, hakkında delil olan şeylerdir:
1- Kendisine kesin olarak güvenen kimsenin karısını öpmesi, sevmesi, okşaması ve kucaklaması mekruh değildir. Kendine güvenirlilik, meninin gelmemesi ve işi cinsi münasebete kadar götürmemek hususu ile ilgilidir.
Hazreti Aişe (r.anha) validemizin rivayetine göre, "Allah’ın Resulü oruçlu olduğu halde hanımlarından herhangi birisini öper, okşar ve kucaklardı" denilmektedir.
Bu hadisi şerifi hem Buhari hem de Müslim ayrı ayrı rivayet etmektedirler. Zahirü’r-Rivaye’nin görüşü budur.
İmam-ı Muhammed, hararetli bir şekilde öpüp okşamanın ve kucaklamanın mekruh olduğuna dair görüş bildirmektedir. Bu görüş aynı zamanda Haşan b. Ziyad’m îmam-ı Azam’dan naklettiği bir görüşe dayanmaktadır.
Büyük imam: "Böyle bir hareketin sonu, orucun bozulması için tehlikeli olmaktan hali değildir" demektedir.
El-Cevhere isimli eserde bildirildiğine göre: "Bu hareketler içerisinde yalnız vücudun çıplak kısımlarının birbirine sürtülmesi veya sevişme sırasında tabii olarak sürülmesi mekruhtur" diye yazılmış bulunmaktadır.
Sevişmeyi bu kadar ileriye götüren kimse kendisinden kesin olarak emin olsa bile hüküm böyledir, diye eserdeki görüş sürdürülmektedir. Çıplak olarak sürtülmeden maksat, tenasül azalarının birbirine dokunmasıdır denilmektedir ki, bu takdirde Cevhere’-nin görüşü ağırlık kazanmaktadır.
2- Oruçlu iken bıyık boyamak veya yağlamak mekruh değildir. Çünkü, bunda orucu bozacak bir durum yoktur.
3- Göze sürme çekmek mekruh değildir. Çünkü, Allah’ın Resulü’nün oruçlu olduğu halde gözlerine sürme çektiği rivayet edilmektedir.
4- Hacamat olmak suretiyle başından veya herhangi bir tarafından kan aldırmak mekruh değildir. Bu meselede, kan aldırdıktan sonra zayıf düşme ihtimalinin bulunmaması esastır.
5- Oruçlu olduğu halde bir kimse için kan vermek mekruh değildir. Bunun hükmü sağlık için kendisinden kan aldırma gibidir. Dördüncü ve beşinci maddelerde, sonunda zayıf düşme ihtimali bulunursa her iki şeyin yaptırılması da mekruhtur.
6- Oruçlu iken misvak kullanmak (dişlerin temizlenmesi için özel temizleme aracı kullanmak) mekruh değildir. İsterse günün son saatlerinde olsun sonuç aynıdır. Bu hususla ilgili olarak Allah’ın Resulü (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:
"Oruçlu kimsenin orucu arasında yaptığı en hayırlı iş misvak kullanması (dişlerini misvak veya fırça ile temizlemesi)’dir."
El-Kifaye isimli eserde belirtildiğine göre: "Allah’ın Resulü (s.a.v.) oruçlu olduğu halde hem sabahları hem de akşama doğru misvak kullanırlardı (dişlerine misvak sürerlerdi)." denilmektedir.
Suyuti’nin te’lif ettiği Cami’üssağır’da sözü edilen bir rivayette şöyle denilmektedir:
"Misvak kullanmak Allah’ın Resulü’nün sünnetidir. İstediğiniz zaman misvak kullanarak bu sünneti yerine getiriniz."
Yine misvak ile ilgili olarak Allah’ın Resülü (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
"Misvak kullanarak kılınan bir namaz, misvak kullanmadan kılınan yetmiş namazdan efdaldir."
Bu ifade misvağm ehemmiyetini etraflı bir şekilde dile getirmiş olmaktadır. El-Feth isimli eserde aynı şekilde ifade edilmektedir.
Misvağm yaş olarak ve su ile yapılmasında da bir sakınca mevcut değildir. Rivayet edilen hadiste mis- vağm temizleyici ve ağızdaki fena kokuları alıcı olarak işaret edilmesi, yaş olarak, yahut da su ile beraber kullanılmasında bir sakınca bulunmadığını ortaya koymaktadır.
7- Abdest veya gusül sırasında ağıza su alıp, ağız içini yıkamak oruçlu için mekruh değildir. Abdest ve gusül dışında aynı şeyin yapılması da aynen öyledir.
8- Yine oruçlu iken abdest veya gusül sırasında buruna su çekmek ve burun içerisinin temizlenmesini temin etmek mekruh değildir. Abdest ve guslün dışında buruna su çekip içerisini su ile temizlemek de aynen öyledir, yani mekruh değildir.
9- Sıcak günlerde hararetlenip, ıslak elbiseye sarınarak ferahlamaya çalışmak oruçlu kimse için mekruh değildir. Bu hususta değişik görüşte olan fakihler varsa da fetva bu görüşe göredir. Hanefî fakihlerinden Ebu Yusuf bu görüşte olanların başında gelmektedir.
Rivayete göre, "Allah’ın Resulü (s.a.v.), oruçlu oldukları halde, susuzluklarına yardımcı olması için başlarına soğuk su dökerler ve sıcağın hararetine karşı da aynı şeyi yaparlardı" denilmektedir. Bu hadisi şerifi Ebu Davud rivayet etmiştir.
Büyük sahabe İbni Ömer (r.a.) fazla sıcaklama ve susama sonucu olarak, oruçlu oldukları halde elbiselerini ıslatır ve o ıslak elbiselerine sarmırlardı. Böyle yapmakla hem ibadete yardımcı olunmakta, insan tabiatının normal olan sıkıntısı önlenmiş veya azaltılmış olmaktadır.
Hararetlenip fazla susayınca başa soğuk su dökmeyi veya ıslak elbiseye sarılmayı İmamı Azam Hazretleri çirkin bulmuşlardır. Aynı imama göre:
"Böyle yapmak bir dereceye kadar sıcağa ve susuzluğa şikayetçi olunduğunu meydana vurmaktır"
demektedir.
Ona göre sıkıntıya karşı teslimiyet gösterip şikayeti belli etmemek kulluğun icabıdır.