Su kuyusuna ne kadar az olursa olsun kan, şarap (rakı ve emsali de böyledir), at, katır, merkep, deve, koyun, ve keçi gibi hayvanlardan başka hayvanların, nisanın necasetleri ve bütün hayvanların sidikleri düşerse yahut insan ve koyun cinsindeki hayvan düşüp kuyuda ölürse, ne kadar küçük olursa olsun kanlı hayvanlardan biri düşüp de şişerse, dağılır veya tüyleri dağılırsa o kuyunun suyunu bütün çıkarmak lazım gelir. Eğer kuyunun suyunu (bir taraftan daima akmakta olduğundan) çıkarmak mümkün olmazsa kuyudaki su kadar su çıkarılır. Bu da kuyular hakkında bilgisi olanların takdiriyle olur. Veya ikiyüz kovadan üçyüz kovaya kadar su çıkarılır. Eğer kuyuya fare, serçe kuşu ve o cinsten bir hayvan düşüp ölür ve şişerse, hayvan çıkarıldıktan sonra yirmi kovadan otuz kovaya kadar su çıkarılır. Eğer kedi, tavuk ve o cinsten bir hayvan düşüp ölür ve şişerse kırk kovadan altmış kovaya kadar su çıkarılır. Böylece su çıkarılınca hem kuyuda kalan su, hem kova ve hem de ip, makara ve çıkaranın eli temiz olur. Nitekim şarabın içine tuz atılarak sirkeye dönüştürülürse, şarap fıçısının sirke ile beraber temiz olduğu gibi. Fare ile tavuk cinsinden bir hayvan düşerse fare hükmünde, tavukla koyun arasındaki cinsten bir hayvan düşerse tavuk hükmünde itibar edilir. Farenin kuyruğu kesilip kuyuya atılırsa suyun hepsini çıkarmak icap eder. Farenin düşüp ölmesiyle, dışarıda ölüp düşmesinde fark yoktur. İmamı Ebu Yusuf'a göre dört fare düşerse bir fare, beş fare düşerse bir tavuk hükmündedir. Dokuza kadar böyledir. On fare düşerse bir koyun hükmündedir. İmamı Muhammed’e göre, üçten beşe kadar kedi hükmünde, altı düşerse köpek hükmündedir. Zahir rivayet de böyledir.
Devenin, koyunun, atın, katırın, eşeğin ve sığırın pislikleri kuyuya düşerse, dışardan bakan o pislikleri çok görürse, veyahut her kovada pislik bulunursa o kuyu murdar olur. Çok görülmez ve her kovada pislik çıkmazsa murdar olmaz. Güvercin ve serçe kuşlarının pislikleri kuyuyu murdar yapmazlar.
Bunun gibi balık, kurbağa, yengeç, su köpeği, su domuzu, sinek, kara sinek, arı, akrep, çekirge, pire ve bit gibi hayvanlar suyu ifsat etmezler. İnsan veya eti yenen hayvan kuyuya düşüp ölmeden çıkarılırsa ve üzerinde necaset bulunmazsa suya zarar vermez. Katır, eşek, yırtıcı kuşlar, kurt ve maymun gibi hayvanlar da düşse hüküm böyledir.
Eğer bunların ağızlarının salyaları suya ulaşırsa o artık su hükmüne girer. Eğer artık temiz ise su da temizdir. Artık necis ise su da necisdir. Eğer artık mekruh ise en az yirmi kova su çıkarılır. Böyle yapmak müstehaptır, vacip değildir.
Kuyuda ölmüş bir hayvan bulunsa ve ne vakit düştüğü bilinmese, eğer hayvan şişmemiş ise bir gün ve bir gece önce suyun murdar olduğuna hükmolunur. Eğer şişmiş ise üç gün üç gece önce suyun murdar olduğuna hükmolunur. O zaman içinde kuyudan çekilen su ile alman abdestlerle kılman namazların iadesi lazım geldiği gibi gusletmiş ise guslün de iadesi lazım gelir. Elbise yıkanmış ise tekrar yıkanır. O su ile hamur yoğrulmuş ise yenilmez.
Su kuyusu ile pislik arasındaki uzaklık toprağın katılığına ve yumuşaklığına göre .değişir. Necasetin eseri açıkça bilinmedikçe temizliğine hükmedilir.Fetevayı Hindiye’de deniyor ki:
"Su kuyusu ile necaset çukuru arasında on arşın mesafe olup ta yine necasetin eseri bulunursa kuyunun suyu necis olur. Bir arşın mesafe olup ta necasetin eseri bulunmazsa necis değildir."
Kuyuya murdar olan bir bez, tahta parçası, karada yaşayan yılan, kertenkele düşse ve ölse su murdar olur. İnsanın eti veya derisi, tırnak kadar veya daha fazla olursa suyu ifsat eder. Yalnız tırnak ifsat etmez.
Su murdar olduktan sonra çoğalsa, murdar olduğu zaman ne kadar su varsa o kadar su çıkarılmakla kuyu temizlenir. Yumurta suya düşmekle suyu pisletmez. Kuyudaki su murdar olup temizlenmeden kurusa, sonra tekrar su gelse o su murdar olmaz.