İslamda Komşuluk

İslamda Komşuluk

Seccade

Aziz müslümanlar!

Allahu Teala (cc) şöyle buyuruyor:

“Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, yakın arkadaşa... iyi davranın.”216

İslam’da komşuluk son derece önemlidir. En yakın akrabası gibidir, hatta bazen onlardan da daha yakındır. Çünkü hergün kapımızı açar açmaz, onlarla karşılaşırız. Her türlü sırlarımızı onlara açıklar, acılarımızı, sevinçlerimizi onlarla paylaşırız. Bu kadar içli, dışlı olan komşularla münasebetlerin son derece düzgün olmalıdır. Bu yüzden Allah Rasulü (sav) şöyle buyurdu:

“Yemin ederim ki, mü’min olamaz.”

Bu cümleyi üç defa tekrarladılar. Kendisine soruldu:

“Kim ey Allah’ın Rasulü?”

Buyurdular ki:

“O kimse ki komşusu şerrinden emîn olamaz.”

En güzel ahlak örneği Yüce Peygamberimiz (sav) yeminle söylüyor, komşu bir mü’minin şerrinden emîn değilse o mü’min olamaz. Hatta (Müslim’deki bir hadiste) şöyle geçer:

“Bir kimse ki, onun şerrinden komşusu emîn değilse o cennete giremez.”

Komşuluk münasebetlerine Allah ve Cibril öyle önem veriyor ki, Peygamber şöyle buyurdu:

“Cebrail komşu hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, o (komşuyu, komşuya) mirasçı kılacak zannettim.”

Evet, komşu durumu o kadar önemli ki, yediğimiz, içtiğimizde onları kendi arzumuzla sanki akraba gibi ortak yapabiliriz. İşte Yüce Peygamber (sav) Ebu Zerr’e tavsiye etmektedir:

“Ey Ebu Zerr, bir çorba pişirdiğin vakit suyunu çok yap ve komşuna da yedir.

Allah Rasulü, pişirdiği çorbadan komşuya verilmesini emrediyor, hatta az yapmışsa çorbanın suyunu çoğaltıp yine komşuya yedirmeyi emrediyor.

Zamanımızda orta halli ailelerde bile çorba başlangıçtır. Onu diğer çeşit yemekler takip eder. Allah Raslü’nün zamanında çok çeşit yapılmazdı. Peygamberimiz (sav) iki çeşit yemek ha¬yatında yememişti. İşte bu sebeple çorba o zaman baş yemekti. O yemeği az da yapılsa komşuya tattırılması emredilmişti.

İslam’da komşu, komşuya miras yapılmadı ancak birbirleri üzerinde önemli hak ve ödevleri var.

1- Komşunun malına, ırzına kötü gözle bakmamak, hatta komşunun malını, ırzını kendi malı, ırzı gibi korumalıdır.

2- Hasta olursa ziyaret etmek.

3- Her karşılaştığında selam vermek, selamını almak.

4- Cenazesine iştirak etmek.

5- Bir musibete uğrarsa teselli etmek, hayrı tavsiye etmek.

6- Muhtaç duruma düşerse, komşuya yardım etmek.

7- Din ve dünya işlerinde bilmediğini öğretmek.

8- Kapkacak gibi ev eşyalarını emanet vermek.

9- Komşusunu rahatsız edecek gürültü yapmamak.

Bilhassa son zamanlarda apartman haya¬tında komşular birbirlerinin gürültüsünden duramamaktadır. Radyonun, televizyonun sesini sonuna kadar açmak, maçı dinlerken bağırmak, çağırmak, üstündeki altındaki dairelerde rahatsız oluyorlar mı, olmuyorlar mı, hiç düşnmüyorlar. Herkes kendi zevkini, keyfini düşünüyor, adına da “özgürlük” diyorlar.

Bir hocam anlatmıştı: Gramofonun ilk çıktığı zamanlarda adamın birisi gramofonu çalar, komşusu rahatsız olur, sesini fazla açmamasını söyler.

O da; benim “keyfime, hürriyetime karışamazsın” der.

Şikayetçi komşu, oğlunun eline bir sopa, bir teneke verir, pencerenin önüne oturup çalmasını söyler. Bu defa gromafonu çalan komşu, şikayet için gelir.

O da: “Sen de gramofon çalarak bizi rahatsız ediyorsun” der. O:

“Ben gramofon çalmaktan zevk alıyorum.” O da:

“Benim çocuk da teneke çalmaktan zevk alıyor” der.

Ancak komşulardan bazısı, İslâmî adabı, hakkı, hukuku, komşu hukukunu bilmeyen cahillerden olabiliyor. Olgun müslüman da bunlara karşı sabır ve anlayış göstermelidir. Buna bir örnek verelim:

İlmiyle olduğu gibi, irfanıyla, ahlakıyla zirvede olan İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin evinin yanında bekar bir komşusu vardı. Her akşam içip bağırıp çağırıyor, şarkı söylüyordu. İmam-ı Azam’ın ailesi rahatsız oluyordu ve bu komşusunun susturulması için İmam-ı Azam’a söylüyordu.

İmam-ı A’zam, sabırla karşılıyordu. Emniyete, kadıya şikayet etmiyordu. Ama bir müddet sonra üç gün sesi duyulmaz oldu. Bunun üzerine İmam-ı Azam soruşturdu:

Bu komşu sokakta içki içmiş, bağırmış, çağırmış polis de yakalayıp nezarete atmış. Bunu öğrenen İmam-ı Azam şöyle der ve hapisten kurtarır:

“Komşu üç gündür, içeriye alınmışsın da benim haberim olmamış. Sana karşı kusur işle¬dim, hakkını helal et.”

O zaman bu yaramaz komşu şöyle dedi:

“Ey imam, Allah’a yemin ederim ki bundan sonra içki içmeyeceğim, gürültü, yapıp şarkı söyleyerek sizi rahatsız etmeyeceğim.”

İmam-ı A’zam’ın bu olgun anlayışı ve hareketi şu ayetlerin tecellisi ve tatbikatıdır:

“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur. Buna (bu güzel davranışa) ancak sabredenler, kavuşturulur, buna ancak (hayırdan) büyük nasibi olan kimse kavuşturulur.”

KURANI KERİM

 

çocuk hediye

Etiketler: İslam'da komşuluk hakkı, Komşunun komşu üzerindeki 5 hakkı, Komşu hakları maddeler halinde, Peygamber Efendimizin komşu hakkı ile ilgili 2 hadisi, Apartmanda komşu hakları, Komşunun komşu üzerindeki hakları hadis, Komşu hakkı ile ilgili kıssalar, Komşu hakkı hadis ayet
Ekim 24, 2023
Listeye dön
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı

Sizlere en iyi alışveriş deneyimini sunabilmek adına sitemizde çerezler(cookies) kullanmaktayız. Detaylı bilgi için Kvkk sözleşmesini inceleyebilirsiniz.