Aziz kardeşlerim!
Allahu Teala bu ayet-i kerimesinde şöyle buyuruyor:
“Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki, Allah yolunda en değerli olanınız, Ondan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, herşeyden haberdardır.”27*
“Cübeyr (ra) der ki: Allah Rasulü bize hitap etti ve şöyle dedi: “Asabiyet (ırkçılık) davasında bulu¬nan bizden değildir. Asabiyet için harp eden bizden değildir. Asabiyet için ölen bizden değildir.” Ben: “Ey Allah'ın Rasulü! Asabiyet nedir?” dedim. O: “Irkın, kavmin haksız olduğu halde kavmine yardımcı olmaktır” buyurdu.”
Yine buyurdu:
“Arab’ın Acem’e (Arab’ın dışındaki bütün milletlere); Acem’in de Arab’a üstünlüğü yoktur. Beyazın (beyaz tenlinin) siyaha, sarının beyaza üstünlüğü yoktur. Ancak takva ile (Allah’ın emirlerini yerine getirmek) üstünlük olur. Hepinizin babası birdir (Hz. Adem’dir).”
Bütün kainatı yaratan bu kainatta en şerefli yaratık olarak insanları yaratan ve bütün insanlara İslam’ı gönderen Allah olduğuna göre insanlar arasında yaratılış bakımından üstünlük koyması mümkün değildir. Bütün insanlar, bir baba¬dan, bir anneden dünyaya gelmiştir.
Yüce Peygamberimiz (sav)’in bildirdiği gibi:
“İnsanlar (yaratılış) bakımından bir tarağın dişleri gibi eşittir.”
İnsanların renklerinin değişik olması, çeşitli kabileler, kavimler, milletlerin değişik olması bir¬birlerine üstünlüğü göstermez. Yüce Allah, yukarıdaki ayette beyan ettiği üzere ancak aralarında tanışma olsun diye insanları değişik yaratmıştır. Yoksa şu kabile, diğer kabilelerden üstün değildir. Beyaz renkli siyah renkliden üstün değildir. Sarı renkli de beyaz renkliden üstün değildir. Zengin fakirden, fakir zenginden, şehirli köylüden üstün değildir. İnsanlar arasındaki tek üstünlük, Allah’ın emirlerine hassasiyetle uymakla kazanılır. Onun için Cenabı Hak şöyle buyuruyor:
“Allah katında en şerefli olan Allah’tan en çok korkandır.”276
İslam’da bir Müslüman kendi ırkını ve mensuplarını dost, onun dışındakileri düşman saymaz.
Her insan kendi ırkını sevebilir fakat başka ırklardan üstün kabul edemez. Müslümanların tercih sebebi ırk olmaz ancak tercih sebebi iman, ihlas, ameldir.
Soruyorum size: Ebu Leheb mi daha üstündür? Allah Rasulü’ne daha yakındır? Yoksa Selman-ı Farisî mi daha üstün ve daha yakındır?
Ebu Leheb, Peygamberimizin öz amcası, Selman-ı Farisî ise Arap bile değil ama Yüce Ra-sulü onun hakkında şöyle buyurmuştur:
“Selman, bizdendir, benim ailemdendir.”
Ama Ebu Leheb, Allah Rasulü’nün en yakını fakat İslam düşmanı olduğu için Peygamberimizle hiçbir bağı ve münasebeti kalmamıştır. Bu iman bağı koptuğu zaman ne babalık kalır, ne oğulluk, ne de kardeşlik...
Hz. Nuh (as), özoğlu olan fakat iman etmeyen oğlu için: “Benim oğlum.”277 Dedi. Yüce Allah: “O, senin oğlun değildir”278 buyurdu.
Müslümanlar, İslam kardeşliğine, Kuran’a sarıldıkları müddetçe yükseldiler, üç kıtaya hakim oldular. Allah’ın dinini bütün dünyaya yaydılar, dünyanın efendisi oldular. Fakat ne zaman ırkçılık sevdası başladı, Yahudi ve Hıristiyanların emrine girdiler. İslam dünyası paramparça oldu.
Birlik iken Müslümanlar, Avrupa’da Viyana’- ya, Asya’nın Sibirya’sına, Çin Seddi’ne, Endonezya adalarına, Afrika’nın büyük kısmına hakim oldular. Ama ırkçılık sevdasına kapılınca, bir kısım Müslüman, düşmanla birleşip öz kardeşlerini öldürdüler. Kendilerine bin bir güçlükle getirilen tren raylarını, köprüleri tahrip ettiler. Müslüman bayrağını çiğnediler. Kafirin bayrağını alkışladılar.
Hıristiyan milletlerin kendilerine niçin yardım ettiklerini anlamayacak kadar gaflet içine girdiler Zannettiler ki İngiliz ve Fransızlar, Osmanlı’yı yıkıp bunları devlet yapacak. “Allah’tan başkasını kendinize dost edinmeyin” emrini unuttular.
Evet... Hıristiyanların, Yahudilerin yardımı ile koca Osmanlı Devleti’ni yıktılar. Yerine küçük küçük sözde milli devletler kuruldu. Ekonomileri sömürgeci devletlerin elinde. Hepsi birbirine düşman yapıldı. Bunlar kavga ederken yeraltı ve yer üstü kaynakları sömürgecilerin eline geçti.
Daha kötüsü, bin senedir Müslümanlara hizmet eden, asırlarca İslam’ı yaymak için milyonlarca evladını feda eden Türk milletine, Müslüman vatandaşlarını düşman ettiler. Türklerin bazıları da onlara düşman oldu. Parçalanmış, zillet içinde Müslümanlar şimdi.
Bugün Filistin’de her gün Müslüman kanı akıyor; küçük, büyük, kadın, erkek öldürülüyor, evler havaya uçuruluyor. Dünyada elli beş Müslüman devlet, bir buçuk milyar Müslüman seyirci.
Dünyanın her tarafındaki Yahudilerin sayısı yirmi iki milyon. İsrail’de dört milyon.
Birbuçuk milyar Müslüman, yirmi iki milyon Yahudi karşısında aciz. İşin garibi Filistin’de akan kanın durdurulması için Amerika ve İngiltere’den yardım bekliyoruz. Oysa İsrail’e yardım eden de, silah veren de onlar.
Allah, bize İslâmî şuur, basiret, gayret, birlik ve beraberlik nasip etsin. İslam’ın zaferini nasip etsin...