Aziz mü’minler!
Bu ayette Yüce Allah (cc) şöye buyurdu:
“Yoksa onlar, Allah’ın lütfundan verdiği şeyler için insanlara hased mi ediyorlar?..
Hased (kıskançlık); bir kimsede bulunan nimetin (dünya nimeti veyahut din nimeti olabilir), zeval bulması, ondan alınmasını temenni etmek¬tir.
Hased, insanlar arasında bulunan hastalıkların en kötüsüdür. Çünkü bir nevi Allah’ın taksimatına, onun takdirine karşı gelmektir.
Herşeyi yaratan Yüce Allah’tır. Bu kainatı yaratırken hiç kimseye sormamıştır, dilediği şekilde yaratmıştır. Bu yaratması aynı düzeyde olmamıştır. Kimisi büyük, kimisi küçük, kimisi kuvvetli, kimisi zayıf...
İnsanları yaratırken de çok çeşitli yaratmıştır. Kimi uzun, kimi kısa, kimi esmer, kimi de sarışın, kimi de simsiyah, hiçbir yaratık beni niçin böyle yarattın diyemez.
Aynı şekilde Yüce Allah insanların rızıklarını kuvvetlerini çok değişik yaratmış, kimisine çok, kimisine az vermiştir. Hiç kimse şöyle diyemez:
“Ey Allah! Niçin bana az verdin, başkalarına çok verdin?”
Allah’a iman eden bir müslüman, her türlü taksimatı da yapan Allah olduğuna inanır, ona karşı gelemez.
Bir mü’min, dünya ve ahireti için bütün gücüyle çalışır. Ama Allah ne verdiyse ona kanaat getirir, başkasına fazla verilmişse, verenin Yüce Allah olduğuna inanır, Allah’a teslim olur.
Mü’min ne kadar fakir ve ne kadar darlık, hastalık içinde olsa, bütün bunların Allah’tan olduğuna inanır. Ondan gelen herşeyin bir imtihan olduğuna inanır, sabreder, hamdeder, şükreder, imtihanı kazanır.
Esasen Arapça’da bela kelimesinin iki manası vardır. Bir manası “Felaket” manasınadır. Bir manası da “İmtihan” manasınadır.
Allah bir insana bol servet verirse de imtihandır, vermezse de imtihandır.
Bol nimete kavuşan insan, o nimeti veren Allah’a şükreder, bol nimeti yerli yerinde kullanır, fakirleri düşünür, zekat ve sadakaları verirse imtihanı kazanmış olur.
Darlık içinde bulunan insan ise haline sabreder. “Allah’ım, bana bu kadar vermiş hamdol- sun” derse imtihanı kazanmış olur.
Böyle düşünmeyip “niye başkasına fazla verdi?” diye kıskançlık hastalığına mübtela olursa imtihanı kaybetmiş olur, o zamana kadar kazandığı sevapları da kaybeder.
“Hasetten kaçınınız, çünkü kıskançlık, ateşin odunu yediği (kül ettiği) gibi iyilikleri (sevapları) yer, bitirir.”158
Yine Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuş¬tur:
“Pazartesi ve Perşembe günleri cennet kapıları açılır, Allah’a hiçbir şeyi ortak etmeyen (şirk koşma¬yan) her kul (müslim) affedilir. Ancak kendisi ile kardeşi arasında buğz, düşmanlık (kıskançlık) olan kimseyi araları bulunup sulh oluncaya kadar affetmez.”
Ancak bir kimsenin yaptığı iyiliği kıskanmayıp “Allah ona verdiği gibi bana da versin” derse bu kıskançlık sayılmaz. Ama “bana vermedi de niye ona verdi?” derse kıskançlık olur.
“Bu kardeşimize Allah ne çok nimet verdi, ne güzel” diyerek gıpta ederse, bu kıskançlık sayılmaz.