Guslün farzları üçtür:
1. Bir kere ağzım yıkamak.
2. Bir kere burnuna su vermek. Bu ikisinin farz oluşu ictihadla tesbit edilmiştir. Abdestte ağza ve burna su vermek sünnettir. Çünkü, ağız ve burun yüz manasına gelmemektedir. Gusülde farz oluşu (Fettahherû) emri cehlindeki mübalağanın ağza ve burna da şamil olmasındandır. Zaten bunları yıkamakta zorluk yoktur. Suyu süzerek içmeyip te ağız dolusu içmek ağzı yıkamak yerine geçer.
3. Bir kere bütün bedeni yıkamak. Gerek başmla ve gerek bedeninde bulunan bütün kılların aralarına ve diplerine suyu ulaştırmak farzdır. Kadın ve erkek bu hükümde eşittir. Şu kadar var ki kadın saçlarının diplerine suyu ulaştırır, aralarına ulaştırmak lazım değildir. Eğer saçlar keçelenmiş veya çok sık olup suyun deriye ulaşmasına mani ise, örülü saçları sökmek ve suyu diplerine ulaştırmak şarttır. erkeklerin saçları örgülü ise onları söküp aralarına ve diplerine suyu ulaştırmak farzdır.
Sık olan yüzüğü oynatmak vacip olduğu gibi, kadınların guslederken kulaklarındaki küpe deliklerine de suyu ulaştırmaları vaciptir. Tırnaklarının arasında kurumuş hamur bulunanların gusül ve abdestleri sahih olmaz. Köylü olsun kasabalı olsun, tırnakların aralarında kir bulunurken gusül ve abdest almşsa caiz olur. Tırnaklar uzun olursa altına suyu ulaştırmak vacip olur diyenler vardır ki, herhalde ihtiyaten kirleri çıkarıp suyu altına ulaştırmalıdır. Bu uzuvdaki yaşlığı, damlatmak şartıyla diğerine nakletmek sahih olur. Abdestte böyle değildir. Gusül için bütün beden bir uzuv sayılır. Sünnetsiz olan kimsenin gusül esnasında derisinin altına su gitmemiş olursa esah olan görüşe göre guslü sahih olur. Ancak (müstehap olarak) derinin altına suyu ulaştırmak lazım olur. Dişlerin çürük kısmına veya dişlerin aralarına yemek parçaları girmişse ve böylece gusül edilmişse gusül tamam olur. İhtiyaten bu yemek kalıntıları çıkarılmalı ve suyu aralara ulaştırmalıdır. Burunla bulunan kuru kir guslün tamamına mani olur. Bazı ulema dişlerin içinde veya aralarında kalan yemek artığı çiğnenip katılaşır da kuru hamur gibi olursa, az da olsa çok da olsa guslün caiz olmasına manidir, demişlerdir. Zaruret ve hacete binaen, çürümüş dişleri doldurmanın, kaplamanın caiz olduğuna Şeriye Vekaleti Fetva Heyeti tarafından fetva verilmiştir. Bedenin dışında yapışmış balık pulu, çiğnenmiş ve kurumuş ekmek olup ta suyun deriye ulaşmasına mani olursa gusül de, abdest de sahih olmaz. Kara sinek ve pire pislikleri gusle mani değildir. Gözlerin içerisine suyu ulaştırmak vacip değildir.
Ayağında yarık olup merhem veya içyağı sürülmüşse altına suyu geçirmek zarar vermezse guslü ve abdesti caiz olmaz. Zarar verirse guslü ve abdesti sahih olur. Göbek içine de suyu ulaştırmak farzdır.
Gusülde su ile istinca dahi farzdır. İstinca taharetlenmek demektir. İstinca mahallinde necaset olmasa da gusülde gene yıkamak lazımdır. Vücudun derisini temizlemeli ve kıllarını ıslatmalıdır.
Peygamber Efendimiz: "Dikkat ediniz, kılları ıslatınız, vücudun derisini temizleyiniz" buyurmuşlardır. Bundan dolayı kaşların, bıyıkların, sakalların ve diğer bedende bulunan kılların diplerini yıkamak farzdır. Mazmaza ve istinşakı unutarak terk eden kimse namaz kılsa fakat mazmaza ve istinşakı sonra hatırlasa bunları yapar ve namazı yeniden kılar. Bedeninin bir kısmını unutmak da böyledir. Yani yeniden gusletmeye lüzum yoktur.
Cünüp olan kimseye beş şey haram olur:
1. Namaz kılmak.
2. Kur’an’dan bir ayet okumak.
3. Kılıfsız Kur’an’a el dokunmak.
4. Mescide girmek.
5. Kabe’yi tavaf etmek.
Abdestsiz olan kimseye üç şey haramdır:
1. Namaz kılmak.
2. Kabe’yi tavaf etmek.
3. Kur’an’a el dokunmak.
Mescidde yatıp uyuyan kimse ihtilam olsa hemen olduğu yerde teyemmüm yapar ve mescitten dışarı çıkar. Gusülde ve abdestte suyun miktarına bir ölçü konulamaz. Çünkü insanların halleri çeşitlidir. Orta hale riayet etmek gereklidir.
Abdestte mekruh olan şeyler gusülde dahi mekruhtur. Guslün adabı, abdestin adabı gibidir. Yalnız avret mahali açık ise gusülde kıbleye karşı durulmaz. Cünüp olan kimse gusletmeyi namaz vaktine kadar geriye bıraksa günahkar olmaz.
Cünüp kimse için gusletmezden evvel uyumak ve tekrar ehliyle cima etmekte bir sakınca yoktur. Şu kadar var ki, tekrar cima etmek için abdest almak müstehaptır. Cünüp kimseye ellerini ve ağzını yıkamadan yemek ve içmek mekruhtur.
Hz. Aişe (r.anha)’den rivayet edilmiştir ki:
Resulüllah Efendimiz, cünüp iken yemek yemek veya uyumak istediği zaman namaz için abdest aldığı gibi abdest alırlardı.
Cünüp, hayız ve nifas olanlara bir ayetten noksan olarak Kur’an okumak ve dua kasdıyla Fatiha’yı ve duaya benzeyen ayetleri okumak caizdir. Kunut duasını ve Kur’an’ı, hece suretiyle ve harf harf okumak mekruh değildir.