Zekat Mallarımızı Nasıl Korur?

Ortak iş yapan iki hıristiyan tüccar varmış. Birisi mağazayı bekler, diğeri de şehirlerarası ve milletler arası piyasayı, yani dış ticaret işlerini takip edermiş.

Bunlar, bir gün Suriye taraflarına doğru büyük bir ticaret kervanı hazırlayıp yollamışlar. Kervanın başına da, dış ticareti yürütmekle görevli olan ortak geçmiş.

Kervan sefere çıkınca, mağazayı bekleyen ortak, Peygamberimiz Hazreti Muhammed Aleyhisselam ’m: "Mallarınızı zekatla koruyunuz..." hadisini duymuş. Demiş ki:

"Nasıl olsa ortağımın bu sözden haberi yok.. Ben, bu sözün bir denemesini yapayım. Onun haberi olmadan, kervanda bulunan kendi malımın zekatını vereyim. Bakalım, malımız gerçekten kurtulacak mı? Eğer, malımın başına bir kaza-bela gelmez ise, o zaman müslümanlarm peygamberi Muhammed’in doğru söylediğine inanayım. Yok, malımız bir zarara uğrar, elimizden çıkacak olursa, Muhammed’in yalancılığı meydana çıkmış olur."

İşte bu düşünceyle hıristiyan, kervanda bulunan malının zekatını, müslümanlarm yaptığı gibi, kırkta bir nisbetinde hesaplayıp verir.

 Bir müddet sonra, kervanın başında giden ortağından bir mektup gelir. Mektupta kervanın durumu hakkında bilgi vermektedir. Deniliyor ki:

"Bana ait olan kafile önde, size ait olan malların yüklü olduğu kafile ise arkada bulunuyordu. Hırsızlar önümüze çıktılar. Kervanın yolunu kestiler. Bizi de silah tehdidiyle bağlayıp bir çukura attılar. Bana ait olan kafileyi alıp götürdüler. Size ait olan kafilenin arkada bulunması, mallarınızı hırsızların eline düşmekten kurtardı.

Mektubu okuyup düşünmeye başlayan hıristiyan, birden kükredi:

- Hayır, inanmıyorum bu habere! Mallarım, kervanın arka saflarında bulunduğundan dolayı hırsızlardan kurtulmuş değildir. Asıl sebep zekatlarının verilmiş olmasındandır. Eğer, ortağım da zekatını vermiş olsaydı, elbette onun malları da kurtulacaktı. İnandım Muhammed’e... Müslümanların Peygamber ’i doğru söylemiştir.

İşte böyle haykırdı hıristiyan çevresine. Sonra da mağazasını kapattı. Doğru Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa Aleyhisselam’m huzuruna çıktı. Olanları olduğu gibi anlattı.

Kelime-i Şehadet getirdi. Müslüman olarak huzuru saadetten ayrıldı.