Aziz kardeşlerim!
Hücurat suresinde bu ayetinin bir kısmında Allah şöyle buyurur:
“...Tecessüs etmeyin (gözetlemeyin)...”
Tecessüs; başkalarının ayıplarını gözetlemek, araştırıp ortaya çıkarmaktır.
Bu ayıp, günah gizli yapılırsa onu ortaya çıkarmak veyahut gözetlemek günah olur.
Sû-i zan konusunda zikrettiğimiz ayet tecessüsü de yasak etmektedir:
“Tecessüs etmeyin (gözetlemeyin).”
Yüce Peygamberimiz de şöyle buyurdu:
“Kim bir müslümanm ayıbını örterse, Allah da onun ayıbını örter.”
Hz. Ömer (ra) halife iken bir müslümanm evinde içki içtiğini haber verdiler. Hz. Ömer derhal onun evine gitti ve onu azarladı. O şahıs ise:
“Ey Ömer, benim içki içmem doğru birşey değil ama ben günahımı kimseye göstermemek için perdeyi kapatarak içiyorum. Sen ise benim gizlediğim ayıbımı ortaya çıkarıyorsun. Ben Allah’ın bir yasağını ihlal ettim, sen de Allah’ın bir yasağını ihlal ettin” dedi.
Ama bir şahıs alenen yapar ve bunu gizlemeye çalışmazsa onu görmek, söylemek, yasak edilen tecessüse girmez. Çünkü açıkça yapıyor, günah işlediğinden dolayı utanmıyor, üzülmüyor.
Esasen böyle saklamaya lüzum görmeyenlerin affedilmeyeceğini yüce Peygamberimiz bildirmiştir:
“Ümmetimin bütün günahları affedilebilir ancak alenî yapanlar hariç.”
Allah sevgilisinin, alenen günah işleyenden, günahı gizlemeyi düşünmeyen alenî yapmaktan haz duyan, hatta iftiharla her yerde söyleyen kimseyi kastetmektedir.
Günah olan birşeyi alenen yapmak, başkalarının görmesini umursamamak hatta iftihar etmek, o günahın günah olduğunu kabul etmemek manasına gelir, bir nevi Allah’ın emir ve yasaklarına meydan okuma manasına gelir.
Aynı zamanda başkalarını da o günahı yapmaya teşvik etmek, özendirmek manasına gelir.
Bir de halkın arasında çok yanlış tekerleme var:
“Allah’ın bildiğini kuldan ne saklayayım?”
Bu söz son derece yanlış Allah’ın her bildiğini herkese bildirmek mümkün mü? Erkek ve kadının mahrem yerlerini elbette Allah biliyor, o halde herkese bildirmek, göstermek olur mu?
Bir Müslüman, hem kendi ve hem de başkasının günahını gizlemeye çalışmalıdır. Ayıpları duymamaya, görmemeye çalışmalıdır.
Bu konuda Hatemü’l Esamm'ın şu hareketi en güzel örnektir:
Hatem’e bir hanım gelir, dini bir soru sorar. Bu sırada hanımdan rüzgar çıkar, hanım utanır, renkten renge girer. Bunu hisseden Hatem: “Hanım kulağım sağır, çok az duyuyorum, yüksek sesle konuş” der. Hanımı rahatlatır, sağır olmadığı halde böyle söylediğinden dolayı “Esamm (sağır)” lakabı verilir, “Hatemü’l Esamm” denir.
Yüce Peygamberimizin şu haraketi en güzel örnektir:
Peygamberimiz bineğinin terikesine (arkasına) amcası Abbas (ra)’ın oğlu Fazlı’yı almıştı. Genç bir hanım, Peygamberimizin bineğinin önünü keser. Bir taraftan Peygamberimize sorar, bir taraftan da gözüyle genç delikanlı Fazlı’ya bakar, bunu farkeden en büyük ahlak örneği Peygamberimiz (sav) hiçbir şey demeden sadece mübarek eliyle Fazlı’nın yüzünü kapatır. Ne hanıma, ne de Fazlı’ya birşey söylemez. Bu durumu onların yüzlerine vurmadı.
Allah, büyük, küçük günahlarımızı affetsin.
