Aziz kardeşlerim!
Bu ayette Allah (cc) şöyle buyuruyor:
“Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin (gıybet etmesin). Biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi kabul edendir. Çok acıyandır.”149
Yüce Allah, yine bu ayette gıybeti yasak etmiştir.
Bu ayette gıybeti sadece yasak etmekle kalmıyor, son derece iğrenç leş yani ölmüş bir İnsanın etini yemek gibi kötü olduğunu bildiriyor.
Bu leş, insan leşi olursa daha çok tiksinti duyulur. Hele bu insan eti, ölmüş bir insanın, ölmüş özkardeşinin eti olursa tiksinti zirveye ulaşır, on canavar, kötü insan bile buna tahammül etmez. Bu tiksintiye kimse dayanamaz. Bunu düşünmek, tasavvur etmek bile bize iğrenç gelir.
Şunu da üzülerek itiraf edelim ki, en çok gıybet yapan da biz Müslümanlarız. Kahvede, evde, dükkanda iki müslüman biraraya geldiğimiz zaman başkalarının yaptıkları kötü şeyleri anlatmaktan büyük zevk alırız.
Halbuki Müslümanlar biraraya geldikleri zaman, dünyalarına ve ahiretlerine faydalı olan şeyleri konuşmaları lazımdır. Müslümanın hergün dinî ve dünyevî kültürünü artırması gerekir.
Müslüman, her saatinin her dakikasının kıymetli olduğunu bilmeli ve değerlendirmelidir. Boş yere vakit kaybetmemelidir.
Üzülerek söyleyelim ki gıybetin ne olduğunu bilmemekteyiz. İki müslüman biraraya gelince şöyle konuşurlar.
Gıybet olmasın da falanca şahıs şu kötülüğü yapmış. Söylediği düpedüz gıybet olduğu halde gıybet olmadığını söyler.
Halbuki gıybet olduğunu Allah Rasulü açıkça ifade etmiştir.
Bir gün Allah Rasulü, ashaba sordu:
“Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?” Onlar:
“Allah ve Rasulü bilir” dediler. Allah Rasulü (sav) şöyle buyurdu:
“Müslüman kardeşinin kendisi hakkında kötü gördüğü birşeyi zikretmenizdir.”
Denildi ki:
“Ya o kötü şey kardeşimizde mevcut ise yine gıybet mi?” Allah Rasulü (sav) buyurdular:
“O kötülük onda var ise işte o gıybettir. Eğer onda olmayan bir kötülükle onu anarsanız, o zaman
kardeşinize iftirada bulunursunuz.”150
Bu gıybetin ne kadar kötü, çirkin, günah olduğunu Yüce Peygamberimiz (sav) şu hadisi ile beyan etmektedir:
“Miraca gittiğimde bir kavme uğradım. Bakırdan tırnakları vardı. Tırnaklarıyla yüzlerini, göğüslerini parçalıyorlardı. “Bunlar kimdir ey Cebrail?” diye sordum. Cebrail: “Bunlar o kimseler ki insanların etlerini yiyorlardı (gıybet ediyorlardı). İnsanların ırz ve
namuslarına dil uzatıyorlardı” dedi.”151
Ancak haram olmayan mübah gıybetler de vardır. Bazı gıybetler var ki bu kötülük söylenmedikçe hak yerine gelmeyecek:
1- Mazlum, hakkını alabilmek, kendisine yapılan zulmü, yetkili makamlara anlatması,
2- Bir kötülüğün yok edilmesi için yardım istemek,
3- Müftüden fetva istemesi için,
4- Kötü insanları başkasına kötülük yapmasını önlemek için mesela:
a- Şahitlerin doğru söyleyip söylemediğini araştırmak,
b- Bir kimse ile akrabalık kurmak, ortaklık yapmak, ticaret yapmak için araştırmak, iyi, kötü tarafını öğrenmek, fiksufücuru başkasına bulaştıran fasıkı konuşmak.
5- Alenî fısk u fücuru olan, gençlere, komşulara sirayeti olacak fasıkları konuşmak.
6- Sadece tanıtmak gayesiyle söylemek. Mesela bir şahıs, kör, topal, şaşı gibi lakapla ma¬ruf olan şahsı tanıtmak için, Topal Haşan, Kör Ali diyerek tanıtmakta mahzur yok.