1. Erkek olsun, kadın olsun, imamın cenazenin göğsü hizasında bulunması. Zira insanın göğsü kalbin yeri ve iman nurunun mahallidir.
2. Birinci tekbirden sonra (Sübhaneke) okumak. Cenazede (ve teala ceddük)’ten sonra (ve celle sena ük) ilave edilir.
3. İkinci tekbirden sonra Peygamber Efendimiz- ’e salavat-ı şerife okumak.
4. Üçüncü tekbirden sonra meyyite, kendisine ve bütün mü’minlere dua etmek.
Dördüncü tekbirden sonra bir şey okumadan selam vermek vaciptir.
İlk tekbirde namazda olduğu gibi, ellerini kulaklarına kaldırır ve göbeğinin altına bağlar. Diğer tekbirlerde eller kaldırılmaz.
Bazı kimselerin tekbir alırken başlarını kaldırmaları hatadır. Mekruh olan vakitlerde cenaze namazı kılmak mekruhtur. İmam tekbiri beş yaparsa cemaat ona uymayıp bekler. İmamla beraber selam verirler. İftitah tekbirini aldıktan sonra gelen kimse imam ikinci tekbiri alıncaya kadar bekleyip imamla ikinci tekbiri alır, sonra cenaze yerinden kaldırılmadan önce, kalan tekbirleri alıp selam verir. İkinci, üçüncü tekbirler de böyledir.
Dördüncü tekbirde imama yetişen, imam selam verdikten sonra dua okumaksızm cenaze kaldırılmadan önce üç tekbir daha alır, ondan sonra selam verir. İmam üçüncü tekbirden sonra unutup selam verse tekrar bir tekbir daha alıp selam verir.
Birkaç cenaze bir arada gelse, imam ayrı ayrı namazlarını kıldırır. Hepsinin üzerine birden bir namaz da caizdir. Cenazelerin önce erkekleri, onların da en faziletlisi imamın yanma konur. Sonra çocuk, sonra hünsa, sonra kadın konur.
Namazı kılınmadan veya yıkanmadan gömülen cenazenin dağıldığına kanaat hasıl olmadıkça kabrin üzerinde namazı kılınır. Cenaze namazında cemaatın üç saf olması müstehaptır. Cemaat yedi kişi olursa, biri imam olur, üçü imamın arkasında saf yaparlar. İkisi de ikinci safı yaparlar. Biri de üçüncü saf yerinde durur.
Cemaatla namaz kılınan mescitte cenaze namazı kılmak mekruhtur. İmama bir kısım cemaat mescidin dışında, bir kısım cemaat da mescidin içinde uyarsa yine mekruhtur. Yalnız yağmur gibi bazı özür sayılacak şeyler bulunursa mescit içinde namaz kılmak mekruh olmaz.
Cenaze namazım kılmadan cenazeden dönmek layık değildir. Namazı kıldıktan sonra gömülmeden önce dönmek için cenazenin sahibinden izin alınmalıdır. Defnettikten sonra izin almaya hacet yoktur.
Beş şeyde acele edilir:
1. Cenazenin defnedilmesinde,
2. Tevbe edilmesinde,
3. Namazı vaktinde kılmakta,
4. Borcun ödenmesinde,
5. Kızı evlendirmekte.
Cenazeyi dört kişinin yüklenip götürmesi sünnettir. Çünkü insan mükerremdir. Hayvana yükletmek mekruhtur. Küçük çocukları bir kişi eline alır ve değiştirerek götürürler. Tabutun dört kolunu dört kişi tutup, her biri onar adım olmak üzere kırk adım götürürler. Cenaze önce sağından, sonra solundan, sonra yine sağından ve sonra solundan götürülür.
Peygamber Efendimiz: "Bir kimse cenazeyi kırk adım götürürse, kırk büyük günahı affolunur" buyurmuşlardır.
Cenaze, meyyite ızdırap vermiyecek derecede hızlı götürülür. Cuma günü sabahleyin ölenin teçhiz ve tekfini tamamlandıktan sonra cemaat fazla olsun diye cuma namazını beklemek mekruhtur.
Cenazenin önünde yürümekten arkasında yürümek daha efdaldır. Peygamber Efendimiz, oğlu İbrahim’in irtihalinde cenazenin arkasında yalın ayakyürümüştür. Bu tevazudan ibarettir.
Cenaze arkasında sesli zikrederek veya Kur’an okuyarak gitmek mekruhtur. Susmak gerekir. Cenazenin arkasında kadınların gitmesi mekruhtur.
Cenazenin evinde bağırıp çağırarak ağlamak, saç baş yolmak mekruhtur. Cenaze geçerken ayağa kalkmak yoktur. Cenaze yere konmadan oturmak ve kabre konduktan sonra ayakta durmak mekruhtur.
Ubade ibni Samit (r.a.)’den rivayet edilmiştir ki:
"Resulüllah Efendimiz, meyyit lahde konuncaya kadar oturmayıp ayakta dururdu. Bir yahudi, biz de ölülerimiz defnoluncaya kadar ayakta dururuz deyince Resulüllah Efendimiz hemen oturdu ve onlara muhalefet ediniz" buyurdular.
Meyyiti defnetmek farz-ı kifayedir. Lahid yapmak sünnettir. Lahdin şekli, kabir insanın göğsüne kadar derinlikte ve boyunun yarısı kadar genişlikte kazılır. Kıble tarafı oyulur ve meyyit oraya konur. Bir de kabrin ortasında toprak açılır, etrafına kerpiç vesaire dizilerek örülür ve üzeri kapatılır. Sünnet vechi üzere olan lahid bu şekilde olandır. Toprakları yumuşak olan yerlerde tabutla defnetmek caizdir.
Cenazeyi kabre indirenlerin kuvvetli, emin ve salih kimselerden olması müstehaptır. Kadınları, kendilerine nikah düşmeyenlerin koyması gerekir. Bunlar olmazsa yabancılar da kabre indirir.
Cenazeyi indirmek için kadınlar kabre girmezler. Cenazeyi kabre indiren kıbleye sağ yanma ve kıbleye karşı durup (Bismillâhi alâ milleti Resûlillâh) diyerek dönmüş olarak yatırılır. Baş ve ayak uçlarındaki kefen bağları çözülür. Cenaze kadın ise defn esnasında kabrin üzeri kilim gibi şeylerle örtülür. Lahdin önü kerpiç veya tahtayla kapatılır.
Kabirden çıkan toprakla üzeri örtülür ve deve hörgücü gibi (tümsek) yapılır. Dörtgen şeklinde yapılmaz. Çıkan topraktan başka toprak ilave etmek mekruhtur. Kabir bir karış yükseltilir. Üzerine su dökmekte bir sakınca yoktur.
Meyyitin defninde hazır bulunanlardan biri baş taraftan kabre üç avuç toprak atar. Birinci avucu atarken (minhâ halaknâküm), ikinci avucu atarken (ve fiyhâ nüıydüküm), üçüncü avucu atarken (ve minhâ nuhricüküm târeten uhrâ) ayeti kerimesini okumak müstehaptır. Gece defnetmekte bir sakınca yoktur. Gündüz defnedilirse daha iyi olur.
Kabir üzerine bina yapmak oturmak, uyumak, çiğnemek, büyük ve küçük abdesti yapmak, yazılı ve süslü taşlar koymak mekruhtur. Kabir harap olursa topraklarını toplayıp düzeltmek yeterlidir. Bir kimsenin kendisi için kabir hazırlamasında ecir vardır.
Efdal olan salih kimselerin bulunduğu kabristana defnolunmaktır.
Meyyit defnolunduktan sonra yanında oturup Kur’an okumak ve dua etmek müstehaptır. Kabir üzerine mescit veya bina yapmak mekruhtur. Zaruret olmadıkça bir kabre iki veya üç kişi konulmaz. Zaruret zamanında erkek kıble tarafına, arkasına çocuk, onun arkasına hünsa ve onun da arkasına kadın defnolunur. Aralarına toprak konur.
Meyyit çürüyüp toprak haline gelirse üzerine başka cenaze defnetmek, bina yapmak ve ziraat yapmak caiz olur. (Fetavayı Hindiye)’de böyle yazılmıştır. Defnedilmeden önce meyyiti bir veya iki mil uzaklığa nakletmekte bir sakınca yoktur. Başkasının arazisine defnedilen meyyiti toprak sahibi dilerse kabri düzeltip üzerinde ziraat yapar.
Meyyitin kabirde, kıbleden başka tarafa veya sol tarafına veyahut başı ayak tarafına konduğu üzeri kapatıldıktan sonra anlaşılsa açılıp çıkarılmaz. Kabristanda yaş ağaç ve otları kesmek mekruhtur. Kuruları kesilebilir.
Gemide vefat eden eğer kara çok uzaksa yıkanır ve kefenlenerek denize bırakılır.
Meyyit kabre defnedildikten sonra, telkin verilir. Bazıları anasının ismiyle çağırılır demişlerse de esah olan babasının ismiyle çağrılmaktır. (Dürrü Muhtar ve Cevhere’de böyledir.) Meyyit kabre konulduktan sona yedi güne kadar onun ruhu için az çok birşeyler sadaka vermek müstehaptır. Meyyitin sahibi fakir ise iki rekat namaz kılarak sevabını ruhuna bağışlar.
Meyyit çıkan evde ziyafet vermek, yemek yedirmek mekruhtur. Akrabası ve komşuları tarafından verilmeli ve meyyitin evine yemek gönderilmelidir. Meyyitin yakınlarına taziye menduptur. Taziye, "Allah sana güzel sabır, uzun ömür versin", "meytinize af ve mağfiret buyursun" gibi dualarda bulunmaktır.
Peygamber Efendimiz’in taziyesi şöyle olmuştur:
"Aldığı şey Allah’ındır. Verdiği de Allah’ındır. OZat- ı Bari ’nin yanında herşeyin bir eceli müsernması (takdir edilmiş eceli) vardır."