Ramazan ayında oruç tutmak, müslümanlığımızın şartlarından birisidir. Bu nedenle, kendileri oruç tutmak mecburiyetinde olmayan ve aklı başında bulunan kimseler bile, yeme içme ihtiyaçlarını gizlice yapmağa özen gösterirler.
Onların bu davranışları, Ramazan ayının ve özellikle, bu ayda oruç tutmağa devam eden milyonlarca müslümanm ibadet haklarına saygı göstermek suretiyle, onların çok büyük sabır ve tahammül isteyen oruç borçlarını, kolaylıkla ödeyebilmelerine yardımcı olmaktan ibaret olsa gerektir.
Böyle bir hareket bile, İslam nazarında büyük fazilettir. Ama, oruç tutma zorunluluğu olmadığı halde, sırf oruç tutan müslümanlara saygısından dolayı, yeme ve içmesini gizleyen temiz ruhlu insanların hemen yanıbaşmda, bırakalım insan haklarına saygıyı, kendi nefsinin haklarına bile saygısı olmayan ve bundan dolayı da, kenisine farz olan ramazan orucunu dahi, hiç bir özür ve mazereti bulunmadan, kasdi olarak yiyen ve bu suçunu, hiç kimseden gizleme ihtiyacı duymadan pervasızca icra eyleyen insanlar da büyük bir yekun tutmaktadır.
Şimdi, bu tiynetteki insanların İslami bir anlayışa sahip olmalarını yüce Mevlamızdan niyaz ederken bir fıkra nakledelim. Nakledeceğimiz bu fıkra Nüzhetü’l-Ebsar ve Galiyetü’l Mevaız isimli öğüt kitabında da mevcuttur. Fıkra şöyledir:
Bir gün, yüce Peygamberimiz Hazreti Muhammed Aleyhisselam, vahiy meleği Cebrail’in şöyle söylediğini duymuş:
"Kıyamet gününde, bir takım insanlar, ellerinde ateşten kırbaçların bulunduğu melekler önünde:
- Bırakın bizleri, bırakın bizleri! El-aman, el-aman! diye ağladıkları ve çok üzgün bir halde getirilip Allah’ın huzurunda durduruldukları görülecektir. Allahü Teala Hazretleri, bu insanları tutuklayıp yüzleri üstüne cehenneme atmaları için, meleklere emir verecektir."
Bunun üzerine Peygamberimiz:
- Ey Cebrail! Kimdir onlar? diye sorunca; Cebrail (a.s.):
- Ey Muhammed! Onlar senin ümmetindendirler, demiştir. Peygamberimiz:
- Suçları nedir, acaba? diye tekrar sorduğunda, Cebrail:
- Onlar, Ramazan ayına yetişmişler de oruç tutmamış, asi gelmişler ve Allah’ın kendilerini affetmesi için, tevbe bile etmemişlerdir, şeklinde cevap vermiştir.