ALLAH DOSTLARIYLA DOST

ALLAH DOSTLARIYLA DOST

Seccade

Aziz müslümanlar!

Yukarıdaki ayette Allahu Teala şöyle buyuruyor:

“Allah’a ve ahiret gününe inanan bir toplumun babaları, oğulları kardeşleri yahut akrabaları da olsa, Allah ve Rasulü’ne düşman olanla dostluk ettiğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve kendinden bir ruh ile onları desteklemiştir.”258

“Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi (bile) veli (dost) edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin kendileridir. De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabalarınız, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler, size Allah’tan, Rasulü’nden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise artık Allah’ın emrini gelinceye kadar bekleyin. Allah, fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.”259

Gerçek mümin, kendisini yaratan, çok büyük nimetler ihsan eden Yüce Allah’ı ve O’nun sevgili kulu ve Rasulü’nü dostlarıyla dost olmak ve onların düşmanlarıyla düşman olmak da Allah’ın emri olduğunu yukarıdaki ayetler açıkça bildirmektedir.

Allah düşmanları babamız, kardeşimiz, öz- oğlumuz ve en yakın akrabamız da olsa onları dost edinemeyiz.

Görünüşte bu emir çok sert görünmektedir. Gerçekte ise son derece normaldir. Çünkü Allah ve Rasulü bize, anamızdan, babamızdan, oğullarımızdan ve herşeyden daha yakındır. Ve bizlerin gerçek menfaatini en iyi bilendir. Bu, şuna benzer ki çocuklar, iğneyi sevmez, iğneye düşmandır. Ama biz de yapılmasını isteriz. İğneyi vurdurduğumuz için bizi düşman görür. Halbuki onu en çok seven ana-babasıdır. Ama çocuk bunun farkında olmaz.

Sonra bizim düşmanımızı tam manası ile hilen yine Allah’tır. Bizim menfaatimizi düşünen eIbette Allah ve Rasulü’dür. Allah’a düşman olanlar, bize de düşmandır. Dost olanlar bize de dostturlar. Allah’a inanmayan, O’nun dinine düş¬man olan bizim de düşmanımızdır.

Müslüman, kafiri, hiçbir zaman gerçek dost kabul etmez. Yüce Allah, birçok ayetlerinde bize bu hakikati bildirmektedir:

“Ey iman edenler! Kendi dışımızdakileri sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar, size fenalık etmekten asla geri kalmazlar.”260

Müslümanlara dost olmayan sadece müşrikler, hiçbir dine Allah’a inanmayanlar değil, Yahudi ve Hıristiyanların da bize dost olmadığını Yüce Allah bildirmiştir:

“Ey iman edenler! Yahudiler ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirlerinin dostudurlar. (Birbirlerinin tarafını tutarlar).”261

Müslüman, hiçbir zaman Yahudi ve Hıristiyanlara itaat etmemelidir. Onlara itaat ederse dininden uzaklaştırırlar. “Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden (Yahudi, Hıristiyan) bir gruba uyarsanız imanınızdan sonra sizi yeniden kafirliğe sevkederler.”262

Yahudi ve Hıristiyan’a ne kadar dostluk göstersen, tatlı dil döksen, onlara iyilikte bulun¬san da onların dinlerine dönmedikçe bizden razı olmayacağını Yüce Allah bildirdiği halde onları nasıl memnun edeceğimizin gayreti içindeyiz. “Dinlerine uymadıkça Yahudiler ve Hıristiyanlar asla senden razı olmayacaktır.”263

Yüce Allah, daha birçok ayetlerle bizi ikaz ettiği halde bir türlü uyanmıyoruz.

Yahudi ve Hıristiyanlara itaat etmek, onları memnun etmeye çalışmak sadece harp halinde değil, normal hayatımızda, günlük hayatımızda bile onlara itaat etmek, onları memnun etmek için uğraşmayalım.

Birkaç asırdan beri Müslüman dünyası teknik ve sanayide geri kalmış durumdadır. Dün¬yada bir buçuk milyar Müslüman olduğu halde darmadağınık, perişan haldedirler. İslam devletlerinden hemen hemen hepsi, kalkınma çarelerini arıyorlar. Tek çare olarak Yahudi ve Hıristiyanların fikirlerine, plan projelerine başvuruyorlar. Onların tavsiye, plan ve projelerini • gerçek kabul ediyorlar. Bunların kendilerine ve niyetlerine inanıyorlar. Onlar ne derse gerçek, kalkındırıcı plan, proje, tavsiye ettiklerini kabul ediyorlar.

Bizim içimiz temiz olduğu için onların da kalplerinin temiz olduğuna, bize zarar vermeyeceklerine, faydalı olacaklarına inanıyoruz. Onların bize ne kadar kin beslediklerinin farkında değiliz.

“Çünkü onlar size fenalık etmekten geri durmazlar, hep sizin sıkıntıya düşmenizi isterler. Gerçekten kin ve düşmanlıkları ağızlarından (dökülen sözlerden) belli olmaktadır. Kalplerinde sakladıkları (düşmanlıkları) daha büyüktür.”264

Kur’an-ı Kerim’in ayetleri bundan bindört yüz sene önce değil de sanki bugün inmiş gibi.

Biz, Yahudilerin ve Hıristiyanların yaptığı katliamları, zulümleri çoktan unuttuk. Endülüs’te (Ispanya’da) milyonlarca müslümanın öldürüldüğünü, zorla Hıristiyan yapıldığını, Haçlı seferlerin de insanları öldürerek, evleri ve camileri yıkarak Kudüs’ü işgal ettiklerini, Yunan, Bulgar, Sırp ve Rusların milyonlarca Müslümanı öldürdüklerini çoktan unuttuk. Onlara sevgimizi devam ettirmekteyiz. Hatta “Yunanlı kardeşlerim” diyecek kadar ileri gidenlerimiz oldu. Ama onların hâlâ Kosova, Varna, Mohaç zaferlerinde ölenleri unutmadıklarını görmekteyiz.

Saray-Bosna ve Kosova’da binlerce Müslümanı şehit ederken altı yüz sene önce öldürülen soydaşlarının intikamını aldıklarını açık açık ilan ettiler. Bizim bunlarla dost olmayışımızı sadece harp halinde değil, her zaman hatırlamalıyız. Biz o kadar saf ve temiz kalpliyiz ki, her konuda onların tavsiyelerine inanıyoruz. Onlar ne proje sürerlerse, hemen iyi olduğuna inanıyoruz. Onların tavsiye etmedikleri şey bizce muteber olmuyor. Bu tavsiye gerçekten doğru mudur, değil midir diye araştırmıyoruz. Çünkü onların bizden daha akıllı olduğuna, ne tavsiye etmişlerse mutlak bizim faydamıza olduğuna inanmışız. Halbuki onların hiçbir zaman faydamızı istemediklerinin farkında değiliz. Yüce Allah, bizi bu konuda uyandır-maktadır:

“Ehli kitaptan kafirler (Yahudi, Hıristiyan ve diğer müşrikler) Rabbinizden size bir hayır gelmesini «ısla istemezler.”265

Yüce Yaratan, bin dört yüz küsur sene önce bize bildirdiği halde biz bu ayetlerle amel etmediğimiz için perişan haldeyiz.

Ama uyanık bazı Müslüman devlet adamları çıkıyor fakat onları da yaşatmıyorlar. Suudi Arabistan meliki merhum Faysal, Amerika’nın İsrail’e silah vermemesini istiyor, Amerika bu teklifi kabul etmiyor. O zaman “Ben de size petrol vermem” diyor. Amerika da “Ben de sana buğday vermem” diyor.

Merhum Faysal, “O halde ben de çölü yeşillendirir, buğdayı kendim yetiştiririm” der. Amerika teklif gönderir. Buğdayı kaça mal ediyorsa yarı fiyatına vermeye hazır olduğunu bildirir. M. Faysal, bedava verse de kabul etmeyeceğini söylüyor. Necid çöllerini, Tebük bölgesini yeşillendirip buğday ekiyor. Şimdi kendisine yettiği gibi buğdayı ihraç ediyor.

Osmanlı’nın gerileme devri başladığında Avrupa ne tavsiye etmişse, gerçek kabul etmişiz. Biz yok etmek, parçalamak için ne dedilerse, keramet kabul etmişiz. Koca imparatorluk parça lanmış, küçücük Anadolu, Doğu Trakya elimizde kalmış. Allah, bunları da elimizden aldırmasın. Amin...

Aynı senelerde geri kalmışlıktan kurtulmak isteyen Japonya, kendi aklı ve mantığıyla hareket etmiş, milli duyguları, din, örf ve âdetleri terk etmeden, bütünlüğünü bozmandan kalkınmıştır. Allah, bize de nasip etsin.

KURANI KERİM

 

çocuk hediye

Etiketler: Allah dostlarını dost edinin ayeti, Buğzu fillah hubbu fillah ne Demek, kur'an'da allah dostları ile ilgili ayetler, Allah dostları ile ilgili Ayet ve Hadisler, İyilerle beraber olmak hadis, allah'ın dostlarına dost düşmanlarına düşman olmak ayet, Allah dostlarını sevmek ayet, enam suresi 121. ayet vahiy,
Ekim 24, 2023
Listeye dön
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı

Sizlere en iyi alışveriş deneyimini sunabilmek adına sitemizde çerezler(cookies) kullanmaktayız. Detaylı bilgi için Kvkk sözleşmesini inceleyebilirsiniz.